Necib Sultanım anlatmıştı. Adam fukarai sabirinden imiş. Evlenmiş. Fakirlik mevcut. Ancak ehlullahın fakirliği farklı bir fakirliktir. Bir müddet sonra hanımı ayrılmaya karar verir. Kocasının bir işi yok. Kadın kendi kendine der ki yarın olsun ana babamın evine gideyim. O gece Efendi yatar. Hanımına der ki üşüyorum üzerine yorgan at. Hanımı yorgan atar. Efendi tekrar eder bir yorgan daha at. Bu minvalde üzerine sabaha kadar en az on kat örtü (yorgan, kilim, çarşaf v.s) atılır. Efendi ekenden sabah namazına gider. Kadın evden ayrılmaya karar verdiği için bakar ki kocası dışarıda gelince terk edeyim der. Bir zaman sonra kapısını birisi çalar. Kadın hayret eder, bu vakitte kapıyı kim çalmıştır. Dışarıda bir adam katırın sırtında bulunan yükleri indirmekle meşgul. Adam bir yığın yiyecek getirmiştir. Adam tüm eşyaları eve bırakır ve Efendiye selam söyle sağolsun dün gece bizi soğukta donmaktan kurtardı."der gider. Kadın getirilen yiyeceklerden sabah kahvaltısı hazırlar. Efendi eve geldiğinde bir bakar ki mükellef bir sofra hazır. Hayretle hanımına "Bunları kim getirdi ?" der. Karısı bu sefer kocasına kızar;"Soğuktan donmaktan kurtardığın adam getirdi, bilmiyor musun?" der.
Hadise şöyle imiş:Adamın biri, gece vakti, şehre satmak üzere eşya getirmek üzere katırı ile yola çıkmış. Çıktığı vakit ay aydınlık imiş bir müddet sonra kuvvetli bir tipiye ve soğuğa muhatap olmuş. Donma tehlikesi içinde iken bir efendi kendisine yorgan, kilim, halı v.s getirip örtmüş. Sorduğunda ben filanım demiş. Hak Teala bu beladan adamı kurtarınca adam teşekkür için efendinin evini sorup bularak hediyelerini takdim etmiş.Hakikatte Efendi evinde yatmakta ama Hak Teala ona iş yaptırmaktadır.
Bu hikayeyi anlattıktan sonra Necib Sultanım buyurmuştu:Evlat bilmek büyük tehlikedir. Allah bilmeden giden kullarından eylesin!" buyurdu...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder