08/06/2021

NECİB SULTANDAN

 AZİZİMİN fem'i saadetlerinden

İNSANIN İHTİYAÇ DUYDUĞU ÜC İNSAN.ARKADAŞ-SIRDAŞ-AYNA
ARKADAŞ'lıkta esas olan Denenmişlik.Hani daha önce bu deneme hadisesini (Celal Tevfik Karasapan'ın İskenderun hadisesini) aktarmıştık.daha öncesini şöyle anlattı.1952 yılı ,Konya'daki gazete bayisine 10 adet Cumhuriyet gazetesi gelir.Bu gazetenin kadrosu içinde Derin devlet insanları olduğu için zuhur edecek hadiseleri 1 ay öncesinden bu gazete yazıları içinde bulmak mümkün olduğu için bende onbirinci abone olmaya karar verdim.Ancak gazete bayi bana gizli veriyordu.Konyada Necip Fazıl'ın önderliğinde yurt genelinde kurulan Milliyetçi Gençlik Derneği'ni kurduk.(İsmi belki farklı olabilir.)10 tane esnaf arkadaş dernek binası olarak bir yer tuttuk.masrafını kendi aramızda karşılayarak masa sandalye,çay malzemeleri aldık.Akşamlarıda dernek binasında kitap okuma alışkanlığını başlattık.Derneğin Erzurum şubesi dışarıdan yardımda aldığı için Bankada ayrıca 40.000 TL paralarının olduğunu söyleyerek en faal olan şube diye söylenmişti.Demokrat parti İktidarda.Ali beyin oğlu milliyetçi olmuş,biz milliyetsizmiyiz laflarıda kulağıma geliyor.Gençleri örgütlüyoruz.Çalışmaların hızlı bir zamanında Demokrat partinin isteği ile yurt genelinde derneğin tüm şubelerine baskın yapılıp o gece emniyette geçirildi.Ertesi gün mahkeme ve dernek kapatılarak mallarına el konuldu.Necip Fazıl bu hadise üzerine "Menderesin suyu ısındı"demişti.Dikkat edilirse ,o dönem,islami kesim iktidardan çok şeyler bekliyordu.Bu sükuti hayali Necip Fazıl o zamanki yazılarında görmek mümkün.
DENENMİŞ ARKADAŞ kavramını şöyle öğrendim.Güneş ve ayı gösteren ,İsviçre malı olmayan ,altın renkli krom kaplı çok gösterişli bir saat piyasaya yeni girmişti.fiatı 50 TL.saatçi arkadaşıma gittim.çok fonksiyonlu olduğu için bozulma halinde parça durumunu sorduğumda parçasının olmadığını söyleyince reo marka İsviçre malı mekanik bir saati bana ayda 5 TL taksitle 100 Lira fiatla sattı.Ertesi gün dernekle beraber olduğumuz bir arkadaşın kolunda gösterişli sati gördüğümde "saatleri değişelim mi?" teklifini yaptığımda "saati yeni aldım,hevesim gitsin ondan sonra"diye cevap aldım.sonraki gün bu arkadaş bana gelerek "Tamam teklifini kabul ediyorum Değişelim "deyince ben "-o zaman isteğim vardı ama şimdi istemiyorum "diye cevap verip ayrıldıktan sonra ben doğruca bu satleri satan arkadaşın dükkanına gittim ve sordum:"-Filan sana geldimi?ne sordu ne dedin?"deyince saatçi arkadaş:"-Evet o bana geldi.bu saatlerin fiatını sordu.gösterişli olan saat 50 TL,mekanik reo marka saat 100 TL diyerek mekanik  saatin daha iyi olduğunu söyledim"deyince arkadaşımın "ferağat"noktasında denemeyi kaybettiğini anladım.Denenmiş arkadaşı bulmak çok zordu.
SIRDAŞ'a gelincebunun faydası insan bazı problemleri konusunda sır sahibi birisini bulup bu problemleri istişare ettiği takdirde ,Beden bu problemin yükünden en azından yarı yarıya kurtulurmuş.SIRDAŞ tek kişi olurmuş.AZİZİM ,böyle bir kişi bulamadığı için Mürşitlerini SIRDAŞ olarak kabul edip bu sorunu çözdüğünü söylemiş,şu hikayeyi ilave etmişti.Padişahın biri ,vezirine emir vermiş:"-En iyi berberi saraya getirin.Sarayda çalışacak".Berber gelir,ancak 15 gün sonra kafası vurulur.Tekrar yeni bir berber aranır,bulunur gelir bir ay sonra kafası vurulur.Bu mihvalde berber kalmamış ülkenin uzak yerlerinden berber aramaya karar vermişler.Bir berber bulmuşlar.Çalışıyormuş.Bir ay,bir sene,üç sene işine devam etmiş.Hiçbir şey yok.Padişah,Bir gün buğday tarlaları içinde gezerken esen rüzgar'ınh tesiriyle buğdayların bir ses çıkardığını duymuş ve dinlemiş"Padişahın kulakları eşek kulağı gibi".Padişah saraya dönmüş ve derhal berberi çağırtmış.Berber huzura gelip cellatların hazır olduğunu görünce doğruyu söylemeye karar vermiş.Meğer padişahın kulakları çok büyük merkep kulağı gibi imiş.Daha önce gelen berberler padişahın bu sırrını kendi aile efradına ifşa ettiği için Padişah başını vurdururmuş.Sarığın kapladığı bu kulakları hiç kimse dışarıdan görme imkanı olmamış.Son berberde padişahın bu sırrını hep muhafaza etmiş kimseye dememiş ancak,saraydan uzak bir tarlaya yer altına bir mahzen kazdırıp oraya girer ve yer altında "Padişahın kulakları eşek kulağı gibi"sözünü söyleyerek bu sırrın vücuduna verdiği ağırlıktan kurtulurmuş.Ancak,toprak ve rüzgar canlı oluğu için o tarlanın başına gidenler tarladaki buğdayların rüzgarda sallanırken bu cümleyi söylediklerini duyarlarmış.
AYNA'ya gelince.Bu bir cisim değil İNSAN'mış. MİR'AT'I MUHAMMEDDEN ALLAH GÖRÜNÜR DAİM.sözü gereği Cenab-ı hakk'ı İnsan-ı kamilde müşahede etme gerçeği.Sağlıcakla kalın 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder