Necib Sultanım anlatmıştı.Bir zamanlar Dörtyol'da kuraklık olmuştu.Alışık olduğu üzre Kuraklık olduğunda Özerli mahallesinden seyyidlerden Hasan İNCE Amanosların tepesi olan Mığır tepesinde mezarı olan Asar dede'nin mezarına gider dua eder, aynı zamanda oradan bir taş alır denize götürerek taşı denize koyar.Taş yağmur yağıncaya kadar orada kalır , yağmur yağdıktan sonra bu taşı bulunduğu yerdenalıp tekrar Asar Dede'nin türbesine götürürmüş.
Bu defa bu işe teşebbüs eden çıkmamış.Necib sultanım kuraklığın olduğu bir gün Merkez camisine gelmiş.O zaman caminin abdest alacakları musluklar caminin doğu kısmında idi.Deli Ali denilen, caminin tabutluğunda yatan bir meczup vardı.Abdest musluklarının karşısında oturacak yerde oturuyor.Musluktan suyu avuçlarına alıyor, sağa sola hiddetle savuruyor, bağıra bağıra söylenip küfür ediyordu."Hey Allahım! Bu insanların nankörlüğünden rahmetini esirgiyorsun.Peki hayvanların, kuşların ne günahı var?Haydi onlara da merhamet etmiyorsun.Peki bitkilerin ,ağaçların ne günahı var?"
Necib sultanım sessizce oradan ayrılır ve Dörtyol Çelebi pasajı içindeki dükkanına giderken Hak Teala bir yağmur indirir.O kadar kısa mesafede bütün elbisesi ıslanır.Yürürken de düşünmektedir:"Allah'a küfredilir mi? Deli işte"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder